Reklamı Geç
Ankara
DOLAR32.4504
EURO34.829
ALTIN2438.6
Barış ÇALIŞKAN

Barış ÇALIŞKAN

Mail: [email protected]

Bu Sefer Olmadı

Siyasi iktidarlar kazanımlarını kaybetmemek için seçim zamanı olağanın dışında politika uygulamaları gerçekleştirebilirler. Bu standart dışı politikaları oylarını artırmak için kullanan siyasi hareketler, bireylerin desteğini alacak popülist vaatlerin yanında rasyonel olmayan politika uygulamalarıyla ülkelerinin uzun dönemli refah potansiyellerini olumsuz etkilemektedirler. Buna örnek olarak ABD Başkanı Biden’ın, ABD’de seçime az bir süre kalmasından dolayı ABD ekonomisinin üzerindeki enflasyonist baskıları artıran genişlemeci maliye ve para politikalarının desteklenmesini gösterebiliriz. 

FED M1 para arzı, 2019’dan bugüne kadar 4.5 kat artmış, 18 trilyon doları geçmiştir. Bu verinin büyüklüğünü anlamak için geçmiş veriyi incelememiz yeterlidir: 1975-2000 yılları arasında, 25 yılda, FED M1 para arzı yaklaşık 3.3 kat artarak 300 milyar dolardan 1 trilyon dolara çıkmıştır. 2000 yılından sonra bu sayı, 22 sene içinde, 18 kat artarak 18 trilyon doları geçmiştir. Olağan dışı yüksek para arzı artışı sonucu 2022 yılında birçok rekor kıran ABD enflasyonuna rağmen Biden, kısa vadeli politik kazanımları için genişlemeci para ve maliye politikasını desteklemeye devam etmekte, ABD ekonomisinin büyüme ivmesini artırmaya çalışmakta ve ülkesinin uzun vadeli çıkarlarını kısa vadeli şahsi politik kazanımları için enflasyon risklerini daha da artırarak feda etmektedir.

Birçok ülkede, ekonomi dışında kalan diğer alanlarda da uzun dönemli refahı önceleyen politikaların kısa vadeli politik kazanımlar için feda edildiğini gözlemleyebiliriz. Bu fedakarlıkların derecesi ülkenin denge ve denetleme mekanizmalarının sistem içindeki yeri ve etkinliğiyle direkt bağlantılıdır. Türkiye gibi denge ve denetleme mekanizmalarının tahrip edildiği veya hiç olmadığı ülkelerde, siyasilerin bireysel, grupsal kazanımlarını korumak için yapabileceklerinin de bir sınırı yoktur. 

Ülkemizde yürürlükte olan cumhurbaşkanlığı sistemi siyasi gücü, herhangi bir denge ve denetleme olmadan cumhurbaşkanlığında toplayan bir sistemdir. Sistemin getirdiği sonuçları, doğru veya yanlış politikalar, söylemler manzumesine sahip olup olmadığına bakılmadan, sadece bir kişiye bağlılık seviyeleri üzerinden atanan, istifa ettirilen veya görevden alınan bakanlar ve bürokratlar üzerinden analiz edebiliriz. Seçimin yaklaşması, ekonomik sıkıntıların her ay artarak etkisini oy oranları ve bireyler üzerinde göstermesi iktidarı büyük bir plansızlık içinde çözüm arayışına itmiş ve atamalar, görevden almalar hızlanarak seçim kazanmaya yönelik, ülkemizin uzun vadeli çıkarlarını hiçe sayan uygulamalara geçilmiştir.

Geçmişten bugüne iktidar partisinin en önemli seçim kazanma stratejilerinden biri seçimi erkene almak olmuştur. Anketlerle bireylerin nabzı tutulur, oy oranı iktidarın lehineyse bir bahaneyle hızlı bir şekilde seçim yapılarak seçim kaybetme riski en aza indirilir ve 20 senedir olduğu gibi yine iktidar partisi galip gelirdi ama bu sefer olmadı çünkü son dört aydır uygulamaya koydukları erken seçim çalışmaları oylar üzerinde bekledikleri etkiyi göstermedi, oy oranları kazanabilecekleri bir seviyeye yükselmedi. 

O kadar çaresizler ki önce kur garantili hesap diye ülkemizin geleceğine ipotek koyulmasına neden olan riskli bir finansal ürünle 2 ayda 18 TL’ye çıkardıkları USDTRY kurunu 13.60TL’ye düşürdüler ve bunun için kutlamalar yapıp algı yönetmeye çalıştılar. Bu algı yönetimi oylar üzerinde bekledikleri etkiyi yaratmayınca kişi başına düşen milli geliri 3800$ olan, demokrasi, hukuk ve insanlar hakları alanlarının hepsinde sınıfta kalmış etkisiz bir ülke El Salvador başkanını reklam malzemesi yaptılar. Daha sonra Sezen Aksu'nun 2017'deki şarkısı üzerinden din ve laiklik temelindeki ideolojik kutuplaşma, oy geçirgenliğini azaltmak için gündemde tutulmaya çalışıldı. Şu anda ise FETÖ terör örgütü finansörü, terör destekçisi, bu ülkeyle yan yana gelmek Kudüs davasına ihanettir dedikleri, hain ilan ettikleri ülkelerle ilişkileri düzeltmeye çalışıyorlar.

Benim fikrim, bu ülkelerle en baştan iyi ilişkiler kurulmalı ve ülkemizin çıkarları öncelenerek uluslararası iletişim ve stratejide ideolojik yaklaşım benimsenmemeliydi. Ancak şu anda yaptıkları sadece şahsi, politik çıkarlarını korumak, kısa vadeli ekonomik kazanım elde etmek adına algı yönetmeye ve oylarını artırmaya çalışmak olduğu için bu çabalarını da yanlış buluyor ve desteklemiyorum. Oylarını istedikleri seviyeye getirene kadar veya 2023 olağan seçimlerine kadar daha ne senaryolar, algı yönetimleri bizi bekliyor göreceğiz.


Not: El Salvador'un, nüfusu 6.5 milyon, senelik ekonomik üretimi 25 milyar$ yani bizim ekonomimizin %3.47si büyüklüğünde.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar