Reklamı Geç
Ankara
DOLAR32.4504
EURO34.829
ALTIN2438.6
Barış ÇALIŞKAN

Barış ÇALIŞKAN

Mail: [email protected]

“Hedef-Yöntem” Kargaşası Ne Zaman Bitecek?

Ülkeler yönetim stratejilerini uzun ve kısa vadeli hedeflerine göre belirlemektedirler. Refah devletlerinde hedefler baki, hedeflere ulaşmak için kullanılacak yöntemler ise medya, sivil toplum, hükümet, meclis, siyaset hatta yargının tartışma konusudur. Gelişmekte olan ülkelerde ise hedeflerin kendisiyle ilgili tartışmalar baki, hedefe ulaşmak için kullanılacak yöntemler belirsizdir ve sivil toplum, özgür medya yeterince gelişmiş olmadığından dolayı yöntemlere ilişkin tartışmalar yetersiz, etkisiz ve tek taraflıdır. Bu durum, gelişmekte olan ülkeler için uzun vadeli planlar yapamama ve kalıcı başarılar elde edememe sorununu beraberinde getirmektedir. Halkın refah içinde yaşadığı gelişmiş ülkeler kategorisine girebilmek için devlet toplum dengesinin sağlıklı şekilde kurulması uzun dönemli planlara belli ilkeler çerçevesinde ilerlemek gerekmektedir.

 

Gelişmekte olan ülke vasfında olan ülkemiz, geçmişten bugüne “hedef-yöntem” kargaşası içinde, seçimden seçime belirlenen politikalar manzumesince yönetilmektedir. Bu kavram kargaşası muhalefet, iktidar fark etmeksizin siyasi partilerin yönetim anlayışına sirayet etmektedir. Aynı kavram kargaşası halk nezdinde de gözlemlenebilir. Kendini “sağcı” olarak adlandıran toplum kesimi, piyasaya devlet müdahalesi, aşırı ücret artışı ve ölçüsüz sosyal yardım ve benzeri politikaların yanlısı duruş sergilemektedir. Bu ve benzeri politikalar ülkemizde ve dünya literatüründe “sol”un argümanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki, sol-sağ kavgasının en yoğun zamanları, soğuk savaş dönemi durum çok mu farklıydı? Ampirik gözleme ve literatür taramasına dayalı kısa bir araştırma yapıldığında bile bu argüman karmaşasının geçmişte de bugünkünden çok farklı olmadığı sonucuna ulaşılabilmektedir.

 

Toplumumuzun %85’ten fazlası dünya literatüründe kabul görmüş “sol” argümanları savunurken nasıl oluyor da halkın %70’ten fazlası kendini “sağcı” olarak niteleyebiliyor? İşte bu sorunun cevabı yazımızın ilk paragrafında cevaplanmıştır: Gelişmiş ülke kategorisinde olan ABD’nin uzun vadeli planlarından olan komünizmi yenme hedefi doğrultusunda izlediği iletişim stratejisi sonucunda “solculuk” ülkemize dinsizlik ve devlet düşmanlığı olarak tanıtılmıştır. Aslında devletin küçülerek sosyal ve ekonomik yaşamdaki etkisini azaltmasını savunan ideoloji, dünyada “sağ” olarak adlandırılan düşünceye daha yakındır. 

 

Refah devletlerine incelediğimizde tamamının politikalarını serbest piyasa ekonomisi temelinde şekillendirdikleri gözlemlenmektedir. Refah devleti olmayan ancak ekonomisi geçmişe göre daha iyi konuma gelen Çin de ekonomi alanında liberal, sosyal alanda komünist ideoloji öğretilerini uygulamaktadır. Dünya’da denenmiş, sonuçları açık, net olan bilimsel gerçeklerle ülkemizi refah devleti idealine ulaştırmanın serbest piyasa ekonomisi ve özgürlüklerden geçtiği bilimsel bir gerçektir.

 

“Faiz enflasyonun nedenidir” politikasını ülkemizin ekonomisini tahrip ettiği ve bilimle örtüşmediği gerekçesiyle eleştiren, ki bu doğru, bazı siyasi partilerin belediyeleri, bilim ışığında ortaya konmuş serbest piyasa ekonomisi gerekliliklerini yerine getirmekte midir? Yoksa eleştirdikleri hususu oy kazanma kaygısıyla kendileri mi yapmaktadır? İdeolojik kaygılarla yönetilen devletlerin küçüldükleri, küçüldükleri için suçlu arayarak ideolojilerine daha fazla bağlandıkları aşikardır. Bilimle yönetilen devletler ise toplumunu refaha kavuşturmaktadır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar