Reklamı Geç
Ankara
DOLAR32.4504
EURO34.829
ALTIN2438.6
Barış ÇALIŞKAN

Barış ÇALIŞKAN

Mail: [email protected]

Yeni Ekonomi Modeli

Ülke para birimleri değer değişim aracı niteliğinin yanında bir ülkenin dünyadaki üretime nüfusları oranında ne kadar katkı sunduğunu gösteren puanlama birimi olarak da görülebilir. Üretiminiz, dünya ekonomisine katkınız nüfusunuza oranla ne kadar fazlaysa para biriminizin de o kadar değerli olma potansiyeli olur. Örneğin, yüz kişilik bir ülkenin yüz milyon dolarlık değer üretmesi o ülkeyi refaha ulaştırırken yüz milyon kişilik bir ülkenin yüz milyon dolarlık değer üretmesi o ülkeye refah getirmez. Mikro ölçekte bireyleri düşündüğümüzde de durum çok farklı değildir. Varlıklı kişiler ekonomik aktör olarak düşünce, üretim ve ilişki bakımında başarılı olan bireylerdir ve ekonomiye sundukları katkı ölçeğinde puanları yani elde ettikleri varlık miktarı fazla olur. Ancak dört kişilik bir aileyi refaha ulaştıracak üretim miktarıyla bir kişiyi refaha ulaştıracak para miktarı aynı değildir. 

Makro ekonomide ekonomik büyüme temel olarak kişi başına düşen milli gelir üzerinden ölçülmektedir. Ülkemizin kişi başına düşen milli gelir verisini incelediğimizde 2013’ten beri düşüşte olduğu gözlemlenebilir. 2013’te kişi başına düşen milli gelirimiz 12.600 dolarken şu anda  8.500 dolarla 2006 seviyesine yaklaşmıştır. Bu veriyi somutlaştırmak adına mikro örnekler üzerinden gidebiliriz: Aile bireyleri 2013 yılında kişi başına 2000 TL kazandığını düşünün aradan yedi sene geçiyor ve aile bireyleri artan tecrübe, birikim ve bilgilerine rağmen kişi başı 1500 TL kazanıyor. Böyle bir durumda nasıl tepki verirdiniz? Bu gidişatı düzeltmek için aynı tepkiyi makro ölçekte hayatın her alanını düzenleme gücü olan siyasi iktidara ve bu işte sorumluluğu olanlara da göstermemiz gerekir.

Gücün tek yerde toplanması, güven sorunları, serbest piyasanın yandaşların önünü açmak ve iktidarı sağlamlaştırmak için tahrip edilmesi, çok sesliliğin baskılanmasıyla farklı alanlarda ekonomik verimliliği olumsuz etkileyen faktörlerin çözülememesi, adaletsizliklerle kamu vicdanının yaralanmasıyla sosyal varlık sorunun derinleşmesi ve en önemlisi denge ve denetleme mekanizmalarının devre dışı kalarak kanunla değil bireylerin duygu ve fikirleriyle yönetilen bir ülke haline gelmemiz sonucu sağlıklı büyüme ve refah puanı olarak görebileceğimiz para birimimizin değer kaybetmesi. Yukarıda saydığımız temel problemler neden, ekonomimizin olumsuz gidişatı ise sonuçtur. Tıpkı bir patronun kimseye sormadan bireysel kararlar alarak, çalışanlarını eğitmeyerek, terfi gibi konularda adaletli olmayarak, artan çalışan tecrübesi, bilgisine rağmen şirket verimliliğini düşürerek ve çalışanlarını yurt dışı firmalara kaptırarak beyin göçüne sebep olması gibi düşünebiliriz. Böyle bir patronun görevini, piyasada rekabet çok, diğer firmalar bizi batırmaya çalışıyor, bizi kıskanıyorlar demek yerine şirketi daha iyi yöneterek şirketin verimliliğini ve kapasitesini artıracak kişilere bırakması gerekir.

Ancak patronlar ve siyasiler denge ve denetleme mekanizmalarının sağlıklı olmadığı kurum ve ülkelerde görevlerine uzun seneler devam edebilirler. Şirketlerde, yönetim kurulu başkanını görevden almaya yetkili yönetim kurulu niteliksiz olmasına rağmen patron tarafından o konuma getirilmiş olabilir. Kendi yetersizliğini bilen yönetim kurulu üyeleri nasıl yönetim kurulu başkanı aleyhine oy kullanarak yönetimi değiştirebilir?, medya gruplarını devletten aldığı ucuz kredilerle kendi sermayesini kullanmadan alan biri nasıl doğru olsa da hükümet aleyhine haber yapabilir?, yönetim kurulu başkanı yoksa onlar da yok çünkü niteliksiz ve beceriksizler. Peki bu üst düzeyde oynanan güç oyunu şirketi nasıl etkiler? Bence kriz derinleşir, üretim düşer, nitelikli elemanlar şirketi terk eder ve son hızlanır. Sonu uzatmak isteyen yöneticiler ise kontrol edebilecekleri, kendileri gibi niteliksiz bireyleri işe alarak şirket kaynaklarını boşa harcar. Ülkemizdeki siyaset de bu duruma gelmiştir. Niteliksiz kadrolaşma ve hatalı yönetim nedeniyle bozulan ülke ekonomisi ucuz iş gücü modeli üzerinden kurtarılmaya çalışılıyor. Çünkü niteliksiz yönetici ve yandaşlar ülkenin içini boşalttı, verimliliği yüksek olan kişiler yurt dışına kaçtı. İktidarını sürdürmek isteyen çevresine kendi olmadan bir hiç olan insanları doldurdu. Bu modelden ne üretim çıkar ne de çözüm. Yapılması gereken nitelikli insan gücünün etkin biçimde görev aldığı, denge ve denetleme mekanizmalarının çalıştığı bir yapıyla yola devam etmek olacaktır. Türk milleti neyi hak ettiğine kendisi karar verecektir ve verdiği kararın sonuçlarına olumlu veya olumsuz bir şekilde katlanmakla mükelleftir, demokrasi bir anlamda budur.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar